Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ****** ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler )

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
bluedewil9
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 64
Yaş : 33
Nickname : Bluedewil9
Level : 32
Kill/Death : 1.15
Kayıt tarihi : 03/03/08

Atatürk ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler ) Empty
MesajKonu: ****** ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler )   Atatürk ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler ) Icon_minitimePerş. Mart 27, 2008 3:03 pm

Mihracenin Hediyesi
Bilindiği gibi Hint halkı, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda, ******'ü ve Türk halkını yalnız bırakmamış ve maddi manevi olarak, Türk halkının yanında yer almışlardı. Kurtuluş Savaşı'ndan yıllar sonra, 1929 yılında, Bir Hintli Mihrace, ******'ü Pera Palas'taki 101 no'lu odasında ziyaret etmeye gelmişti...

Mihrace'nin ******'ü hangi amaçla ziyarete geldiği bilinmiyor... Bilinmeyen
bir başka nokta da, Mihrace'nin kim olduğudur. Bu güne kadar Mihrace'nin kimliği ile ziyaret sebebi anlaşılamamıştır. Mihrace'nin ziyaretinde anlaşılamayan ve işin içinden çıkılamayan, çok daha ilginç bir başka nokta daha vardır...

Mihrace'nin, ******'e sunduğu hediyenin kendisinde de bir sır gizliydi... Bu hediye, altın sırmalı Hint işi bir ipek seccadeydi. Seccadenin üzerindeki desende, bir şamdanın asılı olduğu bir düz kemeri; her iki yanında birer güvercinin bulunan, beş kubbeli bir diğer kemerin çevrelediği görülüyordu. Bordur motifi, fillerden oluşuyordu.

Desenin en ilginç unsuru ise, her iki kemerin arasındaki, dal kıvrımı ve gül motifleriyle süslü boşlukta yer alan, romen rakamlı bir saat kadranıydı: Bu saat, 09.08'i gösteriyordu...

Esrarengiz Mihrece'nin ziyaretinden 9 yıl sonra, ******, hepimizin bildiği gibi, seccadede işlenmiş olan motifte gösterilmiş olan çok yakın bir saatte: 09.05'de vefat etmişti... Seccade halen Perapalas'da bulunmaktadır.
Şağ Elim
Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da bulunan, Hz. Muhammed ahfadından Şeyh Ahmed Sünusi, bir gece rüyasında Hz. Muhammed'i görür. Derhal koşarak elini öpmek ister. Hz. Muhammed kendisine sol elini uzatınca buna şaşıran ve üzülen Şeyh: "Ya Resulallah, niçin bana sağ elinizi uzatmadınız?" diye sorar. Hz. Muhammed şu cevabı verir: "Sağ elimi Ankara'da Mustafa Kemal'e uzattım..."
Casusu Tanıması
16 Mart 1920'de İstanbul'un işgal edilmesi üzerine, Kemalettin Sami Paşa Anadolu'ya geçerken gemide bir Hintli ile tanışır. Bu adam Mustafa Sagir'dir.

Milli harekete yardım için Hint Müslümanları'nın kendisini gönderdiklerini söyler. Böylelikle paşayı etkilemiştir. Ankara'ya telgraf çeken Sami Paşa, Mustafa Sagir'e ilgi gösterilmesini ister. Bir süre sonra Sami Paşa ******'te Hintliyi anlatır ve görüşmesini rica eder. Ertesi gün ******, Mustafa Sagir'i kabul eder.

Bu görüşme uzun sürer. Hintli gönderilir. İki paşa yalnız kalınca ******: "Bana bak Kemal bu adam casus!..." der. Kemalettin Sami Paşa: "Aman paşam siz de çok şüphecisiniz "diyerek ******'e inanmaz.

****** konuşmayı keserek yaveri Hayati Bey'i çağırır ve şu emri verir: "Bu Hintli İngiliz casusu olacak. Kendisini takip etsinler. Mektuplarını da sansürde çok dikkatli okusunlar!..."

Bundan sonra Hintli'nin mektupları o zamanlar kimya hocası olan Avni Refik Bey'e verilir. Bir iki tecrübeden sonra gizli yazılar bulunur. Mustafa Sagir yakalanarak suçu itiraf ettirilir ve idam edilir.
Cepheyi Görmesi
Sakarya Savaşı'ndan sonra idi. Bir subay cepheden alınan bilgileri Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal'e okuyordu. Kağıttaki notta cephe komutanlarından biri, Seyit Gazi'nin kuzeydoğu tarafında bir düşman fırkasının göründüğünden bahsediyordu...

Bunun üzerine Mustafa Kemal kaşlarını çatarak: "Hayır!... Orada düşman yoktur... İyi baksınlar..." Subay öğle yemeğinde geri geldi. Biraz da sıkılarak: "Haber aldım komutanım. Bahsedilen yerde düşman yoktur."
devam edecek....

eşil Ordu
1920 yılı İlkbaharı'nın sonlarına doğru bir gün Mustafa Kemal, Tevfik Rüştü Âras'ı Ankara İstasyonunun bitişiğinde kaldığı bir eve çağırdı. Tevfik Rüştü Araş kendisine bir yaverinin haber verilmeksizin "Yeşil Ordu" teşkilatına alındığından şikayet etti. O sıralarda Büyük Millet Meclisi kurulalı 10 hafta olmuştu. Vatanın kurtarılması için başvurulan, türlü tedbirler arasında bir de "Yeşil Ordu" adı verilen gizli bir teşkilat vardı.

Fakat Birinci Büyük Millet Meclisi tam anlamıyla ve bütün kuvvetiyle işlemeye başladığı için artık her türlü dağınık tedbirlerin kaldırılması ve her faaliyetin Büyük Millet Meclisi yetkileri içine alınması zamanı da artık gelmişti. Yeşil Ordu teşkilatına lüzum kalmamıştı.

****** o gece bazı arkadaşlarını davet ederek konuyla ilgili bir toplantı düzenlemişti... Toplantıda Celal Bayar, Muhtar Bey, Yunus Nadi Bey, Kılıç Ali Bey ve Tevfik Rüştü Araş bulunuyordu. ****** ciddi işler konuştuğu zaman toplantılarda kahveden başka bir şey içmezdi. Alkol kesinlikle almazdı.

O gece konuşmalar uzun sürmüştü. Toplantı bittiğinde gece yarısını iki saat geçmişti. Toplantıda memleketin çeşitli yerlerinden ve önemli kişilerden gelen raporlar okunmuş, kurtuluş etrafında değişik mevzular konuşulmuş, sert tartışmalardan sonra, üzerinde görüş birliğine varılan bazı kararlar alınarak sırasıyla yazılmaya başlanmıştı.

Toplantı tamamen bitip de, o gece için son kahveler içilirken, Mustafa Kemal, Tevfik Rüştü Aras'a hitap ederek: "Bu gün öğleden sonra bu konular etrafında bir arkadaşla görüşmüş, bazı notlar almıştım. Tevfik Rüştü, lütfen köşedeki saksının içinde duran o notları alıp okur musunuz?"

Tevfik Rüştü Aras sözkonusu notlan okumaya başlayınca toplantıda bulunanların hepsi hayretler içinde kalmıştı... Saatlerce üzerinde konuşularak, görüş birliğine varılan kararların hepsinin, tamamıyla aynı olmak üzere o not kağıdında yazılmış olduğunu gördüler!...
-------------


İznik'in Batı Kapısı
******, 15 Temmuz 1936'da Yalova'dan Bursa'ya geçerken İznik'e uğramıştı. Yanında Celal Bayar, Afet hanım ve daha bazı arkadaşları vardı. Afet hanını İznik'i gezmek için ******'ten izin alır. ******: "Hay, hay... Gidebilirsiniz fakat asıl İznik'i göremeyeceksiniz. Çünkü o toprağın altındadır" der.

****** etrafındakilere sorar: "İznik kaç kapılıdır?" Bir İznikli yanıt verir: "Üç kapısı vardır efendim. Bulunduğumuz yerin doğusundaki kapı, kuzeyindeki Yenişehir kapısı, güneyindeki İstanbul kapısı..."

******'ün "Peki Batı kapısı nerede?" diye sorması üzerine İznikli öyle bir kapının olmadığını ve böyle bir kapıyı bilmediklerini söyler. ****** bir müddet susar.. Ve o konuyla ilgili başka bir söz etmez.. Konu kapanır...

Aradan seneler geçer... Biriken suları İznik Gölü'ne akıtmak için kanal açmaya uğraşan işçiler, suların kendiliğinden boşluk bularak akmaya başladığını görürler... Kazıya devam edilir... Sonunda toprağın altından tam teşkilatlı kurşun bir kapıyı ortaya çıkartırlar... İşte bu kapı ******'ün aradığı ve bahsettiği kapıdır!...
------------------


Celal Bayar Hehaneti
Cumhurbaşkanlığı yaptığı süre içinde krallardan, devlet adamlarına kadar birçok kişi ile görüşen ******, gelecek yıllarda politikada üst düzeylere kadar çıkacak olan kişiler için de zaman zaman bazı kehanetlerde bulunmuştur...

****** Celal Bayar'ın bir gün ülke yönetimine geleceğini de çok önceden söylemişti... ******, yanında Bakanlarla birlikte trenle bir yurt gezisine çıkmıştı. O yıllarda Türkiye ekonomisini kurtarmak için çalışmalar yapan Celal Bayar da geziye katılanlar arasında yeralıyordu. Tren bir mola sırasında durmuştu. ******'ün gözleri bir ara Celal Bayar'ın üzerinde durdu...

O sıra bir düşünce alemine daldığı belli oluyordu... Sonra birden yanındakilere dönerek şöyle konuştu: "Şayet bu memlekette bir gün kansız ihtilal olacaksa ve bu ihtilale biri liderlik edecekse, o adam Celal Bayar olacaktır."

Sonra başka bir konuya geçen ******'ün bu sözlerini dinleyenler hiç bir şey anlamamışlardı... Olay unutulup gitti... Aradan uzun yıllar geçti... Ve aradan geçen yıllar ******'ü bir kez daha haklı çıkardı. Tutucu ve bağnazların desteklediği Demokrat Parti 1950'de iktidara geldi. Adnan Menderes Başbakan olurken, Demokrat Parti'nin liderliğini yapan Celal Bayar Cumhurbaşkanı oldu...
---------------



Rusya Kehaneti
Kurtuluş Savaşı sırasında en büyük desteği Rusya'dan alan Mustafa Kemal, savaş sonrasında ise ilişkilerini belli bir düzeyde sürdürüyordu. Çünkü Lenin'den sonra iktidarı ele geçiren Stalin, Rusya'yı keyfi bir şekilde yönetiyordu...

Yıl: 1936...

****** her zamanki gibi Çankaya'daki akşam yemeklerinde ülkenin sorunlarını konuşurken, masadakiler sık sık Paşam, Ruslar şöyle ileri adımlar atıyor, ekonomide, sanayide, askeri alanda şöyle başarılı oluyorlar diye anlatıyorlardı.

****** bunun üzerine yemeği bırakıp masanın üzerindeki içinde meyvelerin bulunduğu tabağı alıyor ve yere alacakmış gibi yapıyor. Masadakilere: "Eğer bunu yere bıraksam kaç parça olur?" diye soruyor.

"40 parça olurdu Paşam" diyorlar. "Hayır..." diyor ******, soruyu yine tekrar ediyor, aynı cevabı alıyor. Bunun üzerine: "Bilemediniz..." diyor. Ve devam ediyor: "Biraz sabredin... Yurtta Sulh, Cihan'da sulha sarılın. Çünkü 60 yıl sonra Rusya 60 parça olacak. Bu nesil Bolşevik İhtilali yaptı. Kan kussa, kızılcık yedim der. Oğulları da babalarının istikametinde gider. Ama ondan sonraki nesil Rusya'yı 60parçaya böler..."

Şimdi ******'ün bu sözleri söylemiş olduğu 1936 yıllarını şöyle bir hatırlayalım... Henüz daha II. Dünya Savaşı çıkmamış ve Rusya büyük bir güç olmamışken, bu sözler söylenmiştir. Yani inanılacak gibi değil ama 1936'da 1990'ları anlatmıştır. Bunun tek bir izahı olabilir. Bu normal şartlarda açıklanabilecek bir mesele değildir. Eğer ******'ün geleceği görebilen "Üstün Sezme Gücü" olmasaydı, böyle bir kehanetti bulunabilmesi mümkün olamazdı...

Gerçekten de Rusya'daki parçalanma, ******'ün söylemiş olduğu gibi üçüncü nesilde meydana gelmiştir. ****** 1936 yılında Rusya'nın parçalanacağını söylerken ayrıntılı açıklamalarda da bulunmuştur:

"Bu gün Sovyetler Birliği dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat, yarın ne olacağını kimse bugünden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi, tıpkı Avusturya Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bu gün Rusya'nın elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından kaçabilirler. Dünya yeni dengeye ulaşabilir, işte o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. Bizim, bu dostumuzun idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak yalnız o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lazımdır. Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak... Dil bir köprüdür. İnanç bir köprüdür. Tarih bir köprüdür. Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü tarihîmiz içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz, bizim onlara yaklaşmamız gereklidir."

"Rusya bir gün dağılacaktır. O zaman Türkiye onlar için örnek bir ülke olacaktır" diyen ****** kehanetlerine şöyle devam eder: "Türkiye 21. Yüzyılı şekillendiren Avrasya için bir kilit ülke konumundadır. Onlar bizi örnek alacaklardır. "

******'ün Türk Cumhuriyetleri için söylediği kehanetleri onaylayan Genel Kurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir; 4 Mayıs 1998 tarihli Sabah Gazetesi'nde "ATATÜRK GERÇEĞİ 65 YIL ÖNCE GÖRDÜ" başlığı ile yayınlanan demecinde şunları söylemiştir:



"Yeni Atlantik Girişimi toplantısında konuşan Orgeneral Bir, Türkiye'nin dış politika hedeflerini ve NATO genişlemesinin bölge dengeleri üzerindeki etkisini anlattı. Türkiye'nin artan önemine dikkat çeken Bir, "Türkiye 21'inci yüzyılı şekillendiren Avrasya için bir kilit ülke konumundadır. İlginç olan, Mustafa Kemal ******'ün bu gerçeği 65 yıl önce görmesidir' dedi. Orgeneral Çevik Bir, ******'ün SSCB'nin günün birinde dağılacağına ilişkin sözlerini de hatırlatarak, Türkiye'nin diğer Avrasya ülkeleri için iyi bir model olduğunu kaydetti."


Daha da devam ediyor ****** ilgili gizemler, diğerlerini daha sonra bu konu içinde vereceğim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://turkishclan.forumdizini.com
4ct1ve
Moderatör
Moderatör



Mesaj Sayısı : 54
Yaş : 33
Nickname : 4ct1ve
Level : 32
Kayıt tarihi : 26/03/08

Atatürk ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler ) Empty
MesajKonu: Geri: ****** ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler )   Atatürk ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler ) Icon_minitimeCuma Mart 28, 2008 8:08 am

bencede oyle
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mavibere
Admin
Admin
mavibere


Mesaj Sayısı : 6
Yaş : 33
Nickname : MAVİBERE02
Level : 30
Kill/Death : 1.75
Kayıt tarihi : 26/03/08

Atatürk ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler ) Empty
MesajKonu: Geri: ****** ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler )   Atatürk ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler ) Icon_minitimeCuma Mart 28, 2008 9:52 am

guzel paylasım tesekurler
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
****** ile ilğili Gizemler!!!(bilinmeyenler yada bilinmek istenmeyenler )
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kategori Dışı :: ******-
Buraya geçin: